Arama

TEMEL FİZYOLOJIK GEREKSİNMELER

 

Beslenme Gereksinimi

Yeni doğan bebekler ortama olarak günde 7 yada sekiz kez beslenirler. Dördüncü haftadan itibaren  bu sayının beş altıya indiği görülür. Çocuğun bir defada çok sütle emzirilmesi gerekmez .Belki en doğrusu azar azar emzirmektir. Bir defada çok sütle emzirilmesi belki de onun  midesinde gaz yapabilir. İki yıl süreyle çocuğun emzirilmesi de gereklidir.

Uyku Gereksinimi

Çocuğun temel fizyolojik gereksinmelerinin başında sayılan uyku çocuğun etkin katkısını gerektirir.  Yeni doğan bebekler günde ortalama 16-18 saat uyuyarak zamanlarının %80’ini uykuda geçirirlerken bir yaş bebeklerinde bu süre %50 ye düşmektedir.

B-) Bilişsel  gelişim

Dünyayı algılama ve anlamaya dönük  zihinsel süreç  ve etkinliklerdeki gelişmeye bilişsel gelişim denilmektedir. Piaget’e göre dönem kavramı yaşa bağlı olarak zihinsel gelişimin doğasında ve yapısında ortaya çıkan niteliksel değişikliklerdir.

Piaget’in Bilişsel Gelişim Açıklaması:

Piaget’e göre çocukların tamamen kendilerine has zihinsel işleyişleri ve bakış açıları vardır. Yaptığı gözlemler sırasında küçük çocukların çoğunun yürüdüklerinde güneşin yada ayın kendilerini izlediğine..... hareket eden her şeyin canlı olduğuna, düşlerindeki kahramanların gece uyurlarken pencereden içeri girdiklerine inandıklarını keşfetti. Binet zeka testlerinde aynı yaşlardaki çocukların sorulara aynı türden cevaplar verdiklerini gözlemlemesi Piaget’e bilişsel gelişimin yaş düzeyine bağlı olarak farklı özellikler taşıdığını düşündürmüştür.

Piaget Zekayı;

Özel bir biyolojik uyum biçimi

Tüm zihinsel yapının yöneldiği bir denge durumu

Canlı ve etkin Bir işlemler sistemi olarak kavramlaştırmıştır.

Piaget kuramsal ve deneysel çalışmalarında zekanın içeriğinden çok yapılarını ve işlevlerini incelemeyi yeğlemiştir. Bir taraftan kalıtsal faktörler sinir sistemi ve duyu organlarının biyolojik yapısı diğer taraftan bireyin karşı karşıya kaldığı çevreden gelen uyarıcılar zeka gelişimini etkiler.  Piaget yaşamın yaklaşık ilk iki yılını duyusal- motor dönem olarak adlandırmıştır. Bu dönemde sembolik düşünce gelişmediği için bebeğin zihinsel etkinlikleri duyusal uyarıcılar refleksler ve basit hareketlerle sınırlanmıştır.Örnek:Gözle tarama ısırma tutma emme gibi.

Duyusal- motor öğrenmedeki düzenli gelişim sırası ilk olarak duyuların kullanılması le başlar. Bunun ardından altıncı aydan itibaren motor yetenekler daha sonra yani ikinci yılda ise bu birincil yeteneklerin koordinasyonu başlar. Bebek bu dönemin sonunda duyusal-motor yolla karmaşık olamayan zihinsel faaliyette bulunabilir.

Yeni doğanın en önemli aşamasını ilk 7-8 gün oluşturur.Bebek görebilir işitebilir, koklayabilir,tat alabilir, acıya duyarlıdır. Dokunma ve yerinin değiştirilmesi durumlarına karşı hassastır. Yeni doğanın davranışları dikkate değer bir düzeyde gelişmiştir, çeşitli refleksleri vardır. Bunlardan en önemlileri yaşamın devamı için gerekli olan emme ve yakalama refleksleridir.

Duyusal-motor dönemde zamanla ilk hareketlerle onu izleyen sonucun tek bir eylem haline dönüştüğü görülür. Çocuk bazı hareketleri kendi arzusuyla durdurmayıp yineleme girişiminde bulunur.Piaget bu döneme “döner tepki” adını verir. Döner tepkinin temelinde hareketi sürdürme amacı yatmaktadır.

Piaget dönemin ilk yılında dairesel hareketlerin zihinsel gelişim üzerindeki önemini vurgulamıştır. Birinci yılın sonlarına doğru bebeklerde taklit davranışı ortaya çıkmaktadır. Bebek duyusal-motor dönemin başlarında uyarıcıyı görüş alanının dışına çıkana kadar izleyip sonra bırakmaktadır. Zihinsel yapılar oluştukça bir nesne görüş alanının dışına çıksa da bebekler nesneyi      zihinsel olarak temsil edememektedir. Nesne devamlılığı  kavramının ilk belirtileri 8-12 aylar arasında ortaya çıkmakta   18 ay içerisinde gelişmektedir.

Duyusal -motor döneminin son aşamasında çocuk keşfetmenin yanında icat etmeye zihinsel kombinasyonlar yoluyla yeni araçlar üretmeye başlar.arık duyu hareket yöntemi yerine zihinsel kombinasyonları kullanmaya böylelikle problemlere ivedi çözümler aramaya koyulur. Dış dünyaya imaj anı ve semboller yoluyla zihinsel bir biçimde kendini sunmaya başlar.

Bu dönemde Piaget’e göre dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar vardır:

     1-Yaş normları kesin değildir, çocuktan çocuğa değişebilir. Çünkü çocuğun içinde çevre, fiziksel gelişme hızı farklılıklar yaratır.

      2- Bireysel farklılıklara rağmen  evrelerin sırası değişmez .

     3- Gelişim tedricidir.Bir evrenin bitimine yakın diğer evre başlamış olabilir.Evreler bitişiklik gösterirler kesin bir çizgi ile ayrılmazlar. Ayrıca bir sonraki evrenin belirtileri başladığında bir önceki evrede gelişmiş olan özellikler kaybolmaz.

C-) Duygusal Gelişim

Yeni doğmuş bebekteki heyecan ve davranışı farklılaşmamıştır. Genel heyecanlanma haz veren ve vermeyen uyarımlara yapılan basit tepkiler şeklinde gruplandırılabilir. Haz vermeyen uyarımlara karşı bebeğin tepkisi beden pozisyonunu değiştirmek yada ansızın bağırarak ağlamak biçiminde olabilir.

Gülme ve Gülümseme

Bebeklerin bir yaşına basmalarından önceki ifadeleri yetişkinler tarafından tanınabilir ve duygusal tepkileri giderek zenginleşir. Doğumdan sonraki haftalarda çocuğun duygusal yaşamında belirgin farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu dönemde bebek açık bir ilgi ile çevresini  gözlemlemeye ve keşfetmeye başlar. Çocuğun yüzleri seçerek dikkat etmesi bazılarına ilgi göstermemesi ondaki duygusal ifadenin ilk belirtileri sayılabilir. Çocuklar  büyüdükçe  tepkilerin giderek daha az yaygın ama daha çok farklılaşmış türden olmaya başladığı görülür.

Freud ve Erikson’a göre Duygusal Gelişim

Freud doğumdan yedi yaşına kadar olan dönemde duygusal açıdan üç   temel gelişim evresi olduğunu söyler . Bunlardan oral evre 0-18 aylar arası, anal evre  1,5-3 yaşlar arası, fallik evre 3-7 yaşları arasında görülür.

Oral dönemde başlıca haz kaynağı  ağızdan besin almaktır.Besin alırken önce dudaklar ve ağız boşluğu uyarılır sonra yutulur eğer besin maddesinden hoşlanılmazsa dışarıya tükürülür. Oral dönem bebeğin annesine en  bağımlı olduğu ve onun bakımına en çok gereksinim duyduğu dönemdir.

Anal dönem de besin maddesi sindirildikten sonra artıkları barsağın son bölgesinde birikir ve anüs kasları üzerinde belirli güçte bir basınç yaptığında dışarıya atılır.  Dışkının boşalması rahatsızlığa son verir  ve bir refahlama duygusu yaratır.

Fallik dönem cinsel organların işlevlerine ilişkin cinsel ve saldırgan içerikli  duygular önem kazanır. Oedipus karmaşası farklı cinsten olan ebeveyne karşı cinsel duyguların aynı cinsten olana karşı ise düşmanca duyguların oluşması ile belirlenir. 3-5 yaş arasındaki çocuğun davranışları oedipus karmaşasının etkisi altındadır. Beşinci yaşatan sonra bu etki ortadan kalkar yada bastırılarak yaşam boyu  kişiliği etkileyen bir güç olarak kalır.

Erikson’a göre insan yavrusunun yetişkin oluncaya dek gelişmenin psikososyal görevlerini çözümlemesi gerekir.Gelişim bireyin tüm yaşamına yayılır.

D-) Sosyal Gelişim

Sosyalleşme bebeğin üç ay dolaylarında insanla objeler arasındaki farkı görerek değişik tepkiler göstermesiyle başlar. Üçüncü ayın başından itibaren sosyal davranış egemen olur.Bebek artık başkalarıyla birlikte iken mutlu yalnız başına kaldığı zaman mutsuz ve huzursuz olmaya  başlar. Diğer bebekleri fark etme onlara gülme ve ağladıklarında onlara ilgi gösterme 4-5 aylıkken başlar.

Bakma ve dokunma şeklinde başlayan arkadaşlık ilişkileri altıncı aydan itibaren giderek daha saldırgan bir biçim almaya başlar.9. ve 13. aylar arasındaki sosyal davranış belirtileri içinde,diğerlerinin ses ve davranışlarını taklit etme ve oyuncaklarla birlikte oynama sayılabilir. 8-9 aylık olduğunda çocuk başkalarında gözlediği konuşma seslerini, basit davranışları ve jestleri taklit etmeye çabalar.10 ve 12. aylar arasında,aynadaki kendi görüntüsüyle oynar ve görüntüsünü sanki başka bir insanmış gibi öper.

 

1 yaşına kadar çocuk diğer insanlara, özellikle annesine bağımlıdır.1 yaşına geldiğinde,çevresini yalnız başına keşfedebildiği halde,çocuk bu dönemde güven temeline dayalı anne desteğine gereksinim duyar.

Yaşamın ikinci yılındaki hızlı gelişim,çocuğu birçok açıdan bağımsız hale getirir.motor yeteneklerle, dil becerisinin kazanılmasının,çocuğun bu bağımsızlığında etkisi büyüktür.bu evrede çocuk, her gün biraz daha bağımsızlığından haberdar olmaya başlar.

İkinci yılın son yarısından itibaren nesneler,sosyal ilişkinin bir aracı olarak görülür.bütün bu ilişkiler sonucunda bir takım sosyal tepkiler gelişmeye başlar;taklit,utanma,fiziksel ve sosyal bağımlılık otoritenin kabulü, rekabet, ilgi çekme arzusu,sosyal işbirliği gibi

İki Yaş çocuğu yetişkinlerle birlikte basit faaliyetlerde  bulunabilir. Böylece edilgen bir eleman olmaktan kurtulup aile faaliyetlerine katılan ve sosyal ilişki kurabilen etkin bir üyeye dönüşür. 

Benzer Yazılar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yaz...

İsim :