İnaktif HBsAg taşıyıcılarında HBV DNA düzeyleri
İnaktif HBsAg taşıyıcılarında HBV DNA düzeyleri
2000 yılında NIH Workshop’unda kronik hepatit B’yi inaktif HBsAg taşyıcılarından
(HBeAg negatif, sürekli normal ALT) ayırmak için keyfi bir serum HBV DNA düzeyi (105
kopya/ml) önerilmiştir (2). Bu değer hastalığın tanısı için gerekli ölçütlerden biridir.
Ülkemizden Yalçın ve ark.(21)’nın yaptığı bir çalışmada, 126 inaktif HBsAg
taşıyıcısının hiçbirinde sıvı hibridizasyonla (Digene Hybride Capture System, USA; eşik
değeri: 1 pg/ml = ∼280.000 kopya/ml) ölçülebilir düzeyde HBV DNA saptanamazken, PCR
ile (Techne Cambridge, UK, eşik değeri: 103-104kopya/ml) ise olguların %3’ünde HBV-DNA
belirlenebilmiştir. Fransa’da yapılan yeni bir çalışmada, inaktif HBsAg taşıyıcılarının
%98’inde başlangıçta HBV DNA düzeyi <105 kopya/ml bulunmuştur; 1-6 yıllık izlemede de
olguların %97’sinde HBV DNA’nın bu değerin altında sürdüğü görülmüştür (15). Başka bir
deyişle Martinot-Peignoux ve ark.(15)’nın yaptığı bu çalışmada, 85 inaktif HBsAg
taşıyıcısının %98’inde kantitatif ve duyarlı bir PCR ile (Cobas Amplicor HBV Monitor,
Roche; eşik değeri: 200 kopya/ml) serum HBV-DNA düzeyi 105 kopya/ml’nin altında
bulunmuştur. Ortanca serum HBV-DNA düzeyi 1300 kopya/ml (aralık: <200-179x103 )
(<200-179.000 kopya/ml); 14’ünde (%16) serum HBV-DNA saptanamaıştır (<200 kopya/ml
eşik değerin altında), %66’sında 200-104 kopya/ml arasında ), %16’sında 104-105kopya/ml
arasında ve %2’sinde ise ≥105 kopya/ml bulunmuştur.
Çin’de yapılan bir çalışmada, inaktif HBsAg taşıyıcılarının tümünde HBV DNA
düzeyi <105 kopya/ml bulunmuştur; 41-92 aylık izlemede de olguların tümünde HBV
DNA’nın bu değerin altında sürdüğü yani stabil kaldığı görülmüştür (22). Başka bir deyişle
Chu ve ark.(22)’nın yaptığı bu çalışmada, 29 inaktif HBsAg taşıyıcısının %100’ünde
kantitatif ve duyarlı bir PCR ile (Cobas Amplicor HBV Monitor kiti, Roche; eşik değeri: 200
kopya/ml yani 0.001 pg/ml ve üst değeri 106 kopya/ml) serum HBV-DNA düzeyi 105
kopya/ml’nin altında bulunmuştur. Sadece hastaların %7’sinde HBV DNA düzeyleri sürekli
olarak >104seyretmiştir.
İnaktif HBsAg taşıyıcılarında karaciğer biyopsi bulguları
Ülkemizden Yalçın ve ark.(23)’nın yaptığı bir çalışmada, 71 inaktif HBsAg
taşıyıcısının 11’ine karaciğer biyopsisi yapılımış ve normal- hafif hepatite rastlanılmıştır
(HAI: ortalama Knodell skoru; 1.2).
Fransa’da Martinot-Peignoux ve ark.(16)’nın yaptığı bir çalışmada , 85 inaktif HBsAg
taşıyıcısının 58’ine karaciğer biyopsisi yapılmış ve tümünde normal veya hafif hepatite
rastlanılmıştır (total skor <7).
HSK gelişimi
Kronik HBV enfeksiyonunun önemli komplikasyonlarından biri de HSK gelişmesidir
(14,15,18). HBeAg’den anti-HBe serokonversiyonu ve HBsAg kaybı bile taşyıcılarda HSK
gelişimini önleyememektedir (18,19). Kliniğe-dayalı Avrupa çalışmalarında (9,10,12,13),
kronik HBsAg taşıyıcılarında HSK gelişimine rastlanılmamıştır. Buna karşın Tayvan, Toronto
(Kuzey Amerika) (taşıyıcıların %70’i Asya’lı) ve Alaska çalışmalarında ise taşıyıcılarda yıllık
HSK insidansının artmış olduğu bulunmuştur (14,15,18). HSK yıllık insidansı; Tayvan
çalışmasında (15) 494/100.000, Toronto çalışmasında (14) 470/100.000 ve Alaska
çalışmasında (18) 190/100.000 taşıyıcı-yıl olarak saptanmıştır. Her 3 çalışmada da ileri yaş
(>40 yaş) HSK gelişimi için bir risk faktörü olarak bulunmuştur. Bu çalışmalarda taşıyıcı diye
kastedilen inaktif HBsAg taşıyıcıları değildir; kronik HBV enfeksiyonlular veya kronik
HBsAg taşıyıcıları veya HBV taşıyıcılarıdır. Bilindiği gibi kronik HBV enfeksiyonlu hasta
havuzu; çoğunluğu (∼%90) inaktif HBsAg taşıyıcıları olmak üzere KHB hastaları (∼%10) ve
de HBV ilişkili sirozlu hastalardan (∼%1) oluşmaktadır. Epidemiyolojik veriler KHB ve
sirozlulardan HSK geliştiğini tartışmasız olarak ortaya koymuştur. Tayvan, Toronto ve Alaska
çalışmalarında taşıyıcılarda (kastedilen kronik HBV enfeksiyonlular) yıllık HSK insidansının
artmış bulunmasının nedeni ise büyük bir olasılıkla hasta havuzunda yer alan KHB ve sirozlu
lardır. Tayvan ve Alaska çalışmaları topluma dayalı, Toronto çalışması ise kliniğe dayalı
çalışmalardır.
HSK görülme sıklığına göre dünya 3 bölgeye ayrılmaktadır (24) ; yüksek insidanslı
(>30 olgu/100.000), orta insidanslı (3-30/100.000) ve düşük insidanslı (<3/100.000). Kronik
HBsAg taşıyıcılığının yüksek olduğu bölgelerde (Çin, Sahra-altı Afrika), HSK insidansı yılda
∼150/100.000 iken, düşük endemik bölgelerde ise (ABD) 4/100.000’dir. Yani Asya ve Sahra-
altı Afrika yüksek insıdanslı, Japonya ve Güney Avrupa orta insidanslı, ABD ve Kuzey
Avrupa ise düşük insidanslı ülkeleri oluşturmaktadır. Asya’lı kronik HBV taşıyıcılarının
çoğunluğunda enfeksiyon doğumda vertikal yolla bulaşmıştır. Bunlarda HSK riski genel
popülasyonun 100-150 kat fazladır. HSK’lı hastalarda HBsAg prevalansı; Asya ve Sahra-altı
Afrika’da %85-95, Batı Avrupa ve ABD’de ise %10-25’dir.
HSK ‘nın 2 yıl veya daha fazla sürebilen asemptomatik bir dönemi olabilir (2).
Olguların çoğunda kanser tek ve kapsüllü olarak başlamaktadır. HSK’nın ikiye katlanma
sürecinin 2-12 ay arasında (median 6 ay) değiştiği sanılmaktadır. Rezeke edilen olgularda
(küçük, kapsüllü ve rezeksiyon sınırında) 5-10 yıldan fazla yaşayabilmektedirler (tümörsüz
yaşam süreleri >5 yıl).
Kronik HBsAg taşyıcılarında HBsAg temizlenmesi prognozun iyi olduğunun bir
göstergesi olmayabilir. Taiwan’dan Huo ve ark. (19)’nın yaptığı bir çalışmada 1355 kronik
HBsAg taşıyıcısı 1985-1997 yılları arasında izlenmiş ve 55’inde HBsAg temizlenmesi
görülmüştür. HBsAg klirensi olan olgular ortalama 23 ay (aralık: 1-116 ay) izlenmişlerdir;
18’inde (%33) (tümü erkek) ciddi komplikasyonlar gelişmiştir (11 HSK ve bunların 9’una
rezeksiyon uygulanmış, 6’sı sirozlu ve 1’i subfulminan karaciğer yetmezliği). HBV-DNA 51
olgunun %31’inde, 20 anti-HBsAg pozitif hastanın ise %20’sinde saptanmıştır. Erkek ve >45
yaş üstünde olmak komplikasyon gelişmesi için risk faktörü olarak bulunmuştur; ALT
düzeyi, diğer viruslarla süperenfeksiyon varlığı, alkolik karaciğer hastalığı, anti-HBsAg
varlığı, HBV-DNA varlığı (tümünde anti-HBeAg pozitif) risk faktörü olarak bulunmamıştır.
Rezeksiyon uygulanan 9 HSK’lı olgunun 7’sinde siroz saptanmıştır. Sonuç olarak bu
makalede; kronik HBV enfeksiyonu olan olgularda HBsAg klireninden sonra bile ciddi
komplikasyonların gelişmesinin ender olmadığı vurgulanmakta. Bu olgularda anti-HBsAg
gelişmesine karşın bazılarında HB viremisinin persiste edebilecği vurgulanmakta. Bu nedenle
HBsAg klirensi olanların da özellikle erkek olan ve >45 yaş olanların yakından izlenmeleri
önerilmektedir.
Kronik HBV enfeksiyonun endemik olduğu Japonya’nın Goto Adaları’ndan Kato ve
ark. (17)’nın yaptığı bir çalışmada 131 (%4) kronik HBsAg taşıyıcısı 12.2 ± 7.6 yıl izlenmiş
ve %29’unda (38 olgu) HBsAg temizlenmesi görülmüştür (%2.5/yıl). Temizlenme >40 yaş
olanlarda daha fazla saptanmıştır; cinsiyet ve karaciğer enzimlerinden bağımsız bulunmuştur.
PCR (eşik değeri: 100 kopya/ml) ile HBV-DNA 32 olgunun 26’sında (%81) temizlenmeden
önce pozitif bulunurken, temizlenen olguların sadece 2’sinde (%6) pozitif bulunmuştur. Bu
yazıda sonuç olarak; kronik HBV enfeksiyonlu olgularda HBsAg klirensi büyük oranda
viremi temizlenmesiyle birliktedir ve yaşa bağımlıdır.
Kronik HBV enfeksiyonunun doğal seyri
Şekil 2’de özetlenmiştir. Bir klinik tablodan diğerine ilerleme oranı (%) yıllık olarak
verilmiştir.
Sonuç olarak ülkemizde inaktif HBsAg taşıyıcıları;
1-Reaktivasyon yönünden her 6 ayda bir ALT ile izlenmelidir.
2-HBsAg klirensi yönünden yılda bir kez HBsAg baktırılmalıdır.
3-Ailesinde HSK öyküsü olmayanlarda ve 40 yaşın altında olanlarda HSK taraması için
yılda bir kez AFP / USG ile tarama yapılmalıdır.
4-Ailesinde HSK öyküsü olanlarda ve 40 yaşın üstündekilerde HSK taraması için 6 ayda
bir kez AFP / USG ile tarama yapılmalıdır.
5-Anti-HAV IgG (-) olanlar hepatit A aşısı ile aşılanmalıdır.
6-İndeks olgu (inaktif HBsAg taşıyıcısı) ve aile bireyleri ayrıntılı olarak
bilgilendirmelidir.
7-İndeks olgu aile bireyleri HBV enfeksiyonu yönünden taranmalıdır; seronegatif
bulunanlar aşılanmalıdır (özellikle eşi) ve antikor oluştuğu saptanana kadar prezervatif
kullanılması önerilmelidir.
8-İnaktif HBsAg taşıyıcısı gebe kalabilir; yalnız yenidoğana HBIG verilemelidir ve
aşılaması yapılmalıdır.
Söylediklerimizi daha da basitleştirirsek inaktif HBsAg taşıyıcıları yılda bir kez
görülmelidir; HBsAg, ALT, AFP ve sadece karaciğer USG istenmelidir (2006 yılında
bunların toplam fiyatı; 150 YTL veya 150 milyon TL)
değerli bilim adamları neden inaktfif taşıyıclar için ilaç geliştirilmemektedir. buradaki temel sorun immün ve virüs arasında başlayacak olan savaşın galibini yapılacak tıbbı araştırmalarla kişinin lehine çevirmektir . çünkü ben ve benim gibi birçok insan iş bulamamakta toplumdaki bilgi kirliliği yüzünden dışlanmaktadır