İnsanlar Hayvan Geni Taşıyor mu ?
İNSANLAR HAYVAN GENİ TAŞIYOR MU?
- DNA’daki bilgilerin iş görme sistemi, bir dilin gramer kuralları gibi çalışıyor. Nasıl ki Türkçedeki kelimelerin semantik yapısını incelediğimizde yarısından fazlasının Arapça, Farsça, Lâtince ve diğer dillerden gelen sözcükler olduğunu görüyoruz; genetik alfabeye ve kelimelere baktığımızda da insan genomundaki pek çok genin diğer hayvanlarda da bulunduğuna tanık oluyoruz.
Modern Darwinci genetikçilerin insanın şempanzeden geldiğine bu kadar iman etmelerinin en büyük nedeni bu bulgudur denebilir. Çünkü şempanzenin genomu ile bizimki arasında sadece yüzde 2’lik bir fark vardır. Onlarda 24 çift kromozom var, bizde 23. Ve bunlardan ilk 13 çift kromozom arasında hiçbir fark yoktur. Yani kromozomlarımızın yarısından fazlası bir şempanzeninkiyle aynı kalıptan çıkmış gibidir.
- Ne kadar ilginç... Şempanze ile insan arasındaki görünüm ve zihinsel farklar bu kadar büyükken; bunca fiziksel benzemezliğin nedeni yalnızca yüzde 2’lik bir gen farklılığından kaynaklanıyor, öyle mi?
- Doğumdan sonra öğrenilen ve geliştirilen dil ve düşünce farklılıklarını çıkarırsanız, evet. Aslında aradaki fark yüzde 1 bile olsa, genetik şifreler en ufak bir değişiklikte çok farklı işler becerdikleri için, bedensel farklılık çok büyük olabiliyor. Sözgelimi benim burnumun bu şekli alması için binlerce gen birlikte çalışıyor ve embriyon döneminde belli bir şekil oluşuyor. Burnumun şeklinden sorumlu olan geni sadece bir tek gen kabul edersek ve bu gen 280 harflik bir kelime ise; bunu 281 harfe çıkardığınızda, benim burnum gorilinkine veya kaplanınkine benzeyebilir. O nedenle yüzde 2’lik bir farkı küçümsememek gerekir. Farelerle bile aramızda çok az gen farkı var ama görünüşteki farkların büyüklüğü ortada.
- Peki, bu ortak genler her organizmada aynı işi mi görüyorlar?
- Güzel bir soru. Evet, bizdeki D4DR geni ne iş görüyorsa, bal arısındaki D4DR geni de aynı işi yapıyor. Evrim teorisinin sadece bir teori olmasına rağmen onca taraftar toplamasının bir başka nedeni de budur. Mutasyona uğrayıp, hastalık yapar hâle gelmiş bir fare genini çıkarır ve onun yerine bizdeki eşini yerleştirirseniz, o farenin geninin düzeldiğini görürsünüz. Bunu tersi de mümkün. Hayvanlardan ya da bitkilerden alınan bazı genleri bizdeki bozuk genlerle değiştirebilirsiniz. Fakat bunu yapabilmek o kadar da kolay bir iş değil; çünkü sadece bir hücredeki geni değil, sayıları trilyonlarca olan bütün hücrelerdeki o geni düzeltmeniz gerekmektedir. Ya da o bozuk gen hangi hücrelerde açılıyorsa, o hücrelerdekini değiştirmelisiniz. Bunlar da milyonlarca olabilir. İşin zorluğu burada...
- Fakat son yıllarda işe yarayan bir yol bulundu galiba, değil mi?
- Evet, virüsleri kullanma tekniği diye bir yöntem geliştirildi. Bozuk şifreleri düzeltmek için vücuda düzgün şifrelenmiş genleri taşıyan virüsleri aşılama ve bunların gidip o bozuk genlerle yer değişmelerini bekleme yöntemi. Bu sayede sanıyorum pek çok hastalık yakında ortadan kaldırılmış olacak. İşte buna genetik mühendislik deniyor.
- Anlaşılan, Genetik Mühendislik, 21’inci yüzyılda insanın biyolojik yapısını büyük ölçüde değiştirecek gibi görünüyor. Bu mühendislerin yaptığı işin tekniğini de biraz anlatır mısınız?